taichi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
taichi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

08 Aralık 2011

Qigong – Mucizevi Çin Tedavi Yöntemi

Herşey internette bir video seyretmemle başladı.



Olay Çin’de yer alan "İlaçsız Tedavi Merkezi" denen yerde geçiyor. Mesanesinde 7 cm'den büyük kanserli tümör  olan bir kadın var. Batı tıppı bizim yapabileceğimiz birşey yok deyip yardımcı olamayacaklarını söylemişler. Kadın onlar gibi düşünmeyen ve hastalıklara farklı bir bakış açısı olan Çin'deki bu merkeze gelmiş. Merkezde kadın ultrasona bağlanıyor. Monitörun yarısında kanserli tümör görüntüsü sabitleniyor. Diğer yarısında gerçek zamanlı olarak izlenmeye devam ediyor. Odaya 3 adet Qigong uygulayıcısı giriyor. Bu 3 uygulayıcı kalplerinde derin bir şekilde kadının zaten iyileşmiş olduğu hissini yaratarak enerji vermeye başlıyorlar. Ve inanılmaz bir şekilde ultrason monitörunde kadının tümörü 3 dakikadan kısa bir süre içinde küçülerek yok oluyor. Bu kadın uyanık, anestezi yada ilaç filan almamış, herşeyin farkında bir şekilde yatıyor. Sadece işleyişin yararlı olacağına inancı var. Bu 3 uygulayıcının yaptığı tek şey kendi vucutlarında bu kadının çoktan iyileşmiş olduğu hissini yaratmaları. Uygulama esnasında uygulayıcılar sihirli sayılabilecek bir kelime kullanıyorlar. Kelimeler, küçüklüğümüzde annelerimiz bizler düşüp yaralandığımız yada çocukluk tabiriyle "uf" olduğumuz zaman, yanımıza gelip acıyan yere ellerini koyup, "geçti, geçti" demelerini andıran bir anlama sahip. Sahiden de annelerimizin kalpten gelen bu dilekleriyle acıyan yerimiz şıp diye geçiverirdi. İşin aslında ise bu kelimelerin sihirle alakası yok. Bu herhangi bir kelime de olabilirdi ama onlar sadece bunu seçmişler. Sadece bahsettiğim hissi yaratabilmek için. Tıpkı annelerimiz gibi... Uygulayıcıların yaptığı şey hastalığın iyileşmesini istemek yada temenni etmek değil. Zihinlerinde ve kalplerinde kadının çoktan iyileşmiş olduğu bir alandan geri gelip kadını iyileştiriyorlar. Olmak üzere olan, olacak olan, olması istenen bir olaydan değil de, çoktan olmuş olan bir olaydan bahsediyoruz. "Sen iyileşiyorsun, hastalık vucudunu terkediyor, iyileşeceksin", hatta "sen iyisin" bile demiyorlar, "sen çoktan iyileştin!" diyorlar.



Peki bu kadın onu iyileştiren uygulayıcılar olmadan da iyileşebilir miydi?

Elbette. Sadece insan evladı olarak hepimiz, hayatımız boyunca etrafımızda bizi destekleyen, arka çıkan birilerine ihtiyaç duymuşuzdur. Kadın bu desteği alarak ve buna inanarak kendi kendini iyileştirme sürecini hızlandırmış oldu.

Evet bu videoyu seyrettim. Çok etkilendim. Günlerce araştırıp bu ilaçsız tedavi merkezinin grandmaster'larından birine ulaşmayı başardım. Yazıştım, çiziştim ve kabul görünce atlayıp Çin’e gittim. Beni grandmaster'a götürmek üzere şanşıma İngilizce bilen bir master karşıladı. Sonradan öğrendiğim ise bu masterın, Qigong öğretisini Çin sınırları dışına taşımakla görevlendirilen ilk ve çok değerli bir master olduğu idi. Ben videolarda bahsi geçen binlerce kişinin yer aldığı "ilaçsız hastane"ye gideceğimizi umuyordum, ama onun yerine bu master ve grandmaster beni evlerinde ağırladılar ve eğitim boyunca ilaçsız tedavi merkezinin hikayesini dinleme fırsatı buldum.

İlaçsız tedavi merkezinin kurucusu Dr Pang Ming. Geleneksel Çin Tıbbı her ne kadar yüzyıllar öncesine dayansa da, Qigong tarzı şifa öğretileri sadece hanedanlık içerisinde kullanılan, gizli bilgi olarak saklanan öğretilermiş. Dr Ming bunu ilk defa halka açan insanlardan biri olmuş. Insanları tedavi etmek yerine, onlara kendi kendilerini nasıl tedavi edebileceklerini öğretmeye başlamış ve bu tedavi merkezini açmış. Kanser, tümör, felç, artirit, romatizma, görme ve duyma bozuluğu vb pek çok hastalık bu merkezde tedavi edilmeye başlamış. Rejim değişikliği esnasında, Çin'de eski Çin'e ait ne varsa yasaklanınca, Qigong ve bu tedavi merkezi de nasibini almış. Sonra tekrar komunizm gelince Qigong tekrar revaçta olmuş. Bu tedavi merkezine ve Dr Ming'e olan ilgi o kadar artmış ki, uygulayıcı sayısı yüzlerden binlere, binlerden yüzbinlere, derken 10 milyonlara çıkmış. Şu anda tüm dünyada 20 milyondan fazla Qigong uygulayıcısı olduğu söyleniyor. Sayı bu kadar artınca, bu sefer devlet bu büyümeyi potansiyel bir risk olarak görüp merkezi kapatma kararı almış. Bu yüzden, grandmasterlardan biraz özel, biraz da gizli olarak bu eğitimi aldım. Eğitim günde 8 saatten 3 ay sürdü. Sonunda ben de bir Qigong öğreticisi oldum. Bu eğitimin ardından bununla çok ilintili olan Taichi Quan ve Taichi Qigong eğitimlerini de aldım.



Qigong bir sanat mı, yoksa bir bilim mi?



Çinlilere göre ikisi birden.



Qigong bir sanat, çünkü duruş, hareket ve nefes alma tekniklerinin kusursuz bir kombinasyonu. Yine Qigong bir sanat çünkü düzenli pratik yapmanın sonucu elde edilen bir beceri.




Qigong bir bilim, çünkü asırlardan beri uygulanan, test edilip onaylanmış bir metod. Batı biliminin standartlarına göre de ölçülebilir, istatistikleri tutulabilir, çoğaltılabilir ve birden fazla örnek üzerinde uygulanabilir.

Batı tıbbını doğu tıbbından ayıran pek çok özellik vardır. Batı daha çok etki-tepki, neden-sonuç prensibiyle ilgilenir. Doğu ise sonuçlara bakar. Örneğin, bilardo toplarını düşünün. Batı bilimi,  A topu B topuna çarpar, B topu hareket kazanır der. Aynı mantıkla, çok yersem (neden) kilo alırım (sonuç) sonucunu türetir. Doğu tıbbı ise topların birbrine çarpmasını zincirleme bir reaksiyon olarak görür, olayları birbirinden ayırmaz, çünkü evrende herşey birbirine bağlıdır. Farklı neden ve sonuçlar zihnin yarattığı illuzyonlardır. Qigong masterlarına göre yaşam değişim ve ilişkilerden ibarettir. Bu yüzden toplara yaklaşımı: "nasıl hareket ettiklerini boşver, 8 topu da deliklere sokmaya çalış yeter" şeklindedir.



Geleneksel Çin, terorilerle uğraşmak yerine, çoktan sonuç elde edilmiş ve aşikar bir şekilde çalışır halde olan şeylerin kullanımına önem verir. Hastanın başına gelen doktor, yapılması gereken çok bariz bir çözüm için bile hastaya ve yakınlarına onlarca gereksiz soru sorar. Batı bazen en basit şeyleri çok komplike hale getirmede ustadır. Doğu basit ve etkili olanı uygular. Teori sonradan da gelebilir. Qigong uygulayıcısı en önemli şeyin düzenli pratik olduğunu bilir. Qigong pratiği yapmadan Qi'nin ne olduğunu nasıl anlayabilirsiniz ki? Bazen en yararlı kitap, kendi deneyimleriniz sonucu elde edeceğiniz kendi not defterinizdir.



Peki nedir bu Qigong?



Qi "yaşam enerjisi" demektir. Dünyanın kendisi bile hareket eden, değişime uğrayan, nefes alan ve Qi ile hayat bulan bir canlıdır. Insanlar doğanın bir parçası olarak dünyanın geri kalanı ile birlikte Qi'yi paylaşır.




Gong ise "çalışmak" veya "azim ve pratik sonucu elde edilen faydalar" demektir.


Qigong, bu doğrultuda yaşam enerjisi ile çalışmak anlamına geliyor. Daha doğrusu sağlıklı kalmak için yapılan egzersizler diyebiliriz. Qigong kendi kendini iyileştirme egzersizlerinden ve meditasyondan oluşan bir sistemdir. Asırlara dayanan bu sistem şifa duruşu, iyileştirme hareketi, kendi kendine uygulanan masaj, nefes teknikleri ve meditasyondan ibarettir. Tüm bu metodlar yoluyla Qi vucutta toplanıp biriktirilir.

Günümüz batı toplumunda, yukarıdakinin aksine enerjinin sürekli heba edilmesi revaçtadır. Ne kadar enerji harcarsan o kadar mutlu olacağını sanarsın. Gündüz deli gibi çalışırsın. Öğle yemeğini bile alelacele masa başında yersin. Dışarı çıksan bile teknoloji yanındadır, bir yandan yemek yer, bir yandan emaillerine bakarsın, telefon gelir yarım bırakıp kalkarsın. Akşam spora gidersin. Orda da piskopat hocaların programları doğrultsunda saatlerce koşar, ağırlıkların altına yatarsın. Akşamın bir vakti spordan çıkar, hiç yenmemesi gereken bir vakitte internetten sipariş ettiğin sağlıksız yemekleri ölesiye yersin. Haftasonları yaklaşınca bunun yerini Taksim’e inmek alır. İçkili miçkili yenen yemekten sonra gecede 3-4 yer değiştirilerek alemlere akılır. Sabaha karşı çorbacıda yada kokoreçcide noktalan günün ardından pelte gibi yatağa yatarsın. Bütün bu yaşam tarzında enerjiyi depolama diye birşey yoktur. Aksine sürekli boşa harcama vardır. Yerine konmayan enerji yüzünden de sürekli yorgun, stresli, agresif bir toplum yaratılır.



Qigong beden ve zihin sağlığını koruyan kombine bir sistemdir. Beden rahatladığı zaman zihin de rahatlar. Her hareketin tekamul ettiği bir organ ve bölge vardır. Beyinden böbreklere,heryer Qigongun koruması altındadır. Bu yüzden gün boyu kaybedilen enerjinin yerini Qi doldurur. Depolanan Qi hiçbir zaman heba olmaz. Fazlası zarar getirmez.



Batı toplumu sağlıklı olmak için ilaç alır, vitamin içer yada yüksek kalorili besinler tüketir. Zamanla vücut daha fazlasını alamayacak şekilde bu şeyler tarafından doldurulur (bir kısmı zaten vücutta mevcuttur) ve bir süre sonra vücut bunlara bağımlı hale gelir. Sonuç olarak, bunlardan bir yada birkaçını almaz ise vücut yorgun ve zayıf düşer. Fonksiyonlarını yerine getiremez ve kendi enerjisini üretemez hale gelir. Farklı ilaç ve uzman doktor arayışları sürekli devam eder, ta ki  elde hiç birşey ve hiç kimse kalmayıncaya kadar. Sağlıklı olmak ve hastalıkları iyileştirmek için denenen ne kadar da hüzünlü bir yol!



Batı mutfağında balık sofraya kılçıksız gelir. Nedeni kılçık çıkarmakla uğraşmayalım diye hayatı kolaylaştırmaktır. Modern toplumda pek çok şey isteklerimize kolay yoldan ulaşabilmek için hayatı kolaylaştırmak üzere tasarlanır. Doğadan uzaklaştıkça da doğal ve orijinal yaşam biçimini de gittikçe kaybediyoruz. Kılçığa gelince: kılçığın balıktaki bütün besinin özünü taşıdığını biliyor muydunuz? Çinliler bu yüzden kılçığını sıyırarak ve iliğini emerek balığı yerler.



Çin bildiğiniz ve tahmin edeceğiniz üzere çok kalabalık bir yer. Dolaşırken erken kalkayım da gezilecek yerlere vaktinde gideyim dedim. Bütün parklar, abartmıyorum, 40-50 kişilik insan guruplarıyla doluydu ve hepsi Qigong ve Taichi yapıyorlardı. Akşam dönerken de yine grup grup insanların yalnız parklarda değil buldukları her boş meydanda bu hareketleri yaptığına şahit oldum. Bizim yaşlılarımızın ise "ay az ömrüm kaldı, bir ayağım çukurda, gelin kuyumu kazıyor, evlatlar hayırsız, hastalık hastasıyım" şeklinde ölümü bekler halleri gözümün önüne geldi ve çok üzüldüm. Bunu değiştirmek için azim yapmaya karar verdim.



İnsanlar yaşımı söylediğimde şaşırır. Bir çoğu 5-10 yaş daha genç göründüğümü söyler. Uzun süre görmeyenler bile ne kadar zayıfladığımı ve bir o kadar da gençleştiğimi söyler. Sevindirici bir şey tabi. Bunların hepsini düzenli yaptığım Qigong'a borçluyum.



Qigong öncelikle vücudu sağlıklı ve kuvvetli yapar. Günlük yaşam için daha fazla enerjiniz vardır. Qigong doğayla uyum içinde çalışarak evrensel ritmi yakalayarak vücudu normal haline geri getirir. Birkaç aylık çalışma sonucunda ise gözle görülür değişiklikler görürsünüz. Daha sağlıklı, daha enerjik, daha gençleşmiş, daha güzelleşmiş, daha pozitif, daha zeki, daha başarılı, daha hayat dolu, hatta daha seksi!.. Kozmetiklere veda edin, zira cildiniz her zamankinden daha canlı, daha yumuşak ve pürüzsüz olacak, çünkü vucudunuz daha fazla doğal yağ üreterek cildinizi besleyecek. Artirit, romatizma ve benzeri kemik ve eklem sorunlarınız, bel, boyun, sırt problemleriniz, geçmeyen baş ağrılarınız, bozuk kan dolaşımı, sindirim bozuklukları, depresyon, şeker, yorgunluk hissi, böbrek ve karaciğer rahatsızlıkları, mide problemleri, tüm iç organlarınızda mevcut olan hastalıklarınız ve vücüdunuzda vedalaşmak istediğiniz her türlü sorun için siz de Qigong egzersizlerini yapmaya başlayın.



Dünya şu anda barış içinde yaşanacak bir yer olmayabilir, ama siz kendi içinizde barış dolu yaşamak için elinizden geleni yapmaya başlayın.